Türkiyeli Müslümanları tekrar Filistin’e dönmeye çağıran Ümmü Nidal, "biz Furkan Savaşı’nın Türklerin Filistin’e dönmelerinin bir başlangıcı olduğunu düşünüyoruz" dedi.
Asıl ismi Meryem Ferahat; fakat Filistinliler O’nu “Direnişin Annesi” anlamına gelen “Ümmü Nidal” lakabıyla isimlendiriyorlar. Dünya Ümmü Nidal’i, İsrail Askerlerine saldırmadan önce oğlu Muhammed’e veda ettiği görüntülerle tanıdı. Ümmü Nidal’in aralarında Muhammed’in de olduğu 3 oğlu İsrail işgaline karşı savaşırken şehid düştü. Bir diğer oğlu Visam ise 11 sene İsrail hapishanelerinde kaldıktan sonra geçtiğimiz aylarda özgürlüğüne kavuştu. 2006 yılında Hamas’a yakınlığıyla bilinen Islah ve Değişim Cephesi’nden milletvekili seçilen Ümmü Nidal, halen Filistin Meclisi’nin eğitim komisyonunun üyelerinden. Adem Özköse / Gazze / Gerçek HayatOğlunuz Muhammed’in İsrail askerlerine saldırmadan önce size veda ettiği görüntüler dünya medyasına yansımıştı. Bir anne olarak oğlunuzu uğurlarken neler hissettiniz?Bütün annelerin çocuklarına karşı hissettikleri duyguların aynısını, hatta daha fazlasını kendi çocuklarıma karşı hissediyorum. Muhammed’e veda ederken bir annenin yaşayacağı bütün duyguları ben de yaşadım. Günler ve geceler boyunca gizli gizli ağladım ve gözyaşlarımı Muahammed’den sakladım. Gözyaşlarınızı Muhammed’den niçin sakladınız?Oğlum Allah yolunda şehit olmayı seçmişti ve oğlumun gözyaşlarımdan etkilenerek tereddüde düşmesini istemiyordum. Muhammed gözyaşlarımdan etkilenip aldığı karardan vazgeçerse büyük bir vebalin altına girecektim. Çocuk bir anne için kendi canından daha değerlidir. Fakat biz dinimizi ve vatanımızı kendi canlarımızdan, çocuklarımızın canlarından daha mübarek sayıyoruz. Bütün çocuklarıma karşı büyük bir sevgi besliyorum. Fakat küçük olması nedeniyle Muhammed’e karşı beslediğim sevgi daha farklıydı. Muhammed de bana çok düşkündü. Mutfakta yemek hazırlarken eve sessizce girer ve arkamdan gözlerimi kapatıp bana şakalar yapardı. BİR ANNENİN EN ZOR ANLARIBize oğlunuzun evden çıkmadan önceki son dakikalarını anlatır mısınız? Oğlum Muhammed yola çıkmadan önce beni dakikalarca öptü ve “Bu dünyadan en çok seni özleyeceğim anne. İnşallah seni cennette bekleyeceğim” dedi. Otomatik silahını teslim ettim ve Muhammed’e “Oğlum! Yahudi askerlerle karşılaştığında en ufak bir tereddüt yaşama ve gevşeklik gösterme. Onlara vurabildiğin en büyük darbeyi vur” dedim. Muhammed bana sıkı sıkı sarıldı ve arabaya binip evden ayrıldı. İmanım sayesinde bu acıya katlandım ve Allah’a şükürler olsun ki Muhammed 7 İsrail Askerini öldürüp diğer 2 oğlum gibi şehit oldu. Hangi Müslüman anne çocuğunun cennete gidip Peygamber Efendimize komşu olmasını istemez? Üç oğlunuz şehit düştü. Diğer oğullarınız da şu an İzzettin Kassam Birlikleri’nin ileri gelen komutanlarından. Çocuklarınızın hepsinin mücahid olmalarında sizin etkiniz nedir?Ben İslam’ı Şeyh Ahmet Yasin’den öğrendim. Hatta Şeyh’le tanışana, O’nun derslerine katılana kadar başım açıktı. O dönemler Hamas yeni yeni oluşmaya başlamıştı ve Filistin Halkı’nın üzerinde milliyetçi ve solcu grupların etkisi İslami gruplardan daha fazlaydı. Bu durum Filistin Halkının yaşantısını da etkiliyordu. Hatta başörtüsü kullanmaya başladığım ilk dönemler eşim bana karşı çıktı, çünkü eşim de o dönemler İslam’ı iyi bilmiyordu. Fakat Hamas’ın fedakar davetçileri sayesinde Filistin Halkı zamanla İslami düşünceyi ve yaşayışı benimsedi. Şeyh Ahmet Yasin derslerinde sık sık bize mücahidlere değer vermemizi ve mücahidlere evlerimizi açmamızı tavsiye ediyordu. Siz de mücahidlere evinizi mi açtınız? Evet. İzzettin Kassam Birlikleri’nin komutanlarına ihtiyaç duydukları taktirde aile olarak aranan mücahidleri evimizde saklayabileceğimizi bildirdik ve İsrail Askerlerinin o dönem en çok aradıkları mücahid olan İmad Akal evimizde kalmaya başladı. İmad’ın evimizde kalması çocuklarımın cihada ve şehadete olan sevgilerini artırdı. Biz de elimizden geldiği kadar çocuklarımıza mücadele ruhu aşılamaya çalıştık. 3 oğlum şehid oldu, diğer oğullarımda şehid olmak için sıralarını bekliyorlar. Bana şehid annesi olma hediyesini bahşeden Rabbime her daim şükrediyorum. “KADINLARIMIZ MÜCAHİDLERE DESTEK OLUYOR”Filistinli Kadınların İsrail İşgaline karşı verilen mücadeleki rolleri nedir? Mesela son Gazze savaşında kadınlar ne tür görevler aldılar?Kadınlarımız ihtiyaç duyuldukları an mücadelenin her safhasında görev almaya hazırlar. Ferim Rayeşi annelik duygularını bastırıp emzikli bebeğini arkasında bırakarak Yahudi Askerlere saldırmış ve şehid düşmüştü. Fatma Neccar ise 60 yaşını aşkın olmasına rağmen Yahudi Askerlere karşı şehadet saldırısı düzenledi. Filistinli Kadınlar son Furkan Savaşı’nda da mücahidlere yardımcı oldular. Kadınlarımız yaralı mücahidlerin tedavileriyle uğraştılar ve mücahidlerin askeri techizatlarını hazırladılar. Savaş esnasında bütün kadınlarımız sabahlara kadar zafer için Allah’a dua etti. Kendilerinden fazla mücahidleri düşündüler ve cepheden yaralı bir mücahid geldiği an bombardımanlara aldırmadan o mücahidi tedavi edebilmek için seferber oldular. Gazzeli kadınlar her zaman mücahidlerin en büyük destekçisidir. Gazze’de ziyaret ettiğimiz her şehit evinde hüzün ve yas yerine gülen yüzlerle karşılaşıyoruz. Gazze’de sohbet ettiğim herkes bana şehid olmak istediğini söylüyor. Böyle bir toplum nasıl oluştu?Bu toplumu Hamas oluşturdu. Gazzeliler Hamaslı davetçiler aracılığıyla İslam ve vatan için ölmenin, işgal altında yaşamaktan daha anlamlı olduğunu kavradılar. Savaş biter bitmez şehidlerin evlerini ziyaret etmeye başladım. Gazze’de birkaç haftadır ziyaret ettiğim şehid evi belki de 1OO’ü geçmiştir. Bir evde bile gözyaşı döken bir kişiyle karşılaşmadım. “HEPİMİZ ŞEHİDLERE GIPTA EDİYORUZ”O kadar acılar yaşamalarına rağmen bu insanlar nasıl oluyor da bu kadar metanetli olabiliyorlar? Çünkü hepimiz şehitlere gıpta ediyoruz ve şehit olmak için Allah’a dua ediyoruz. Acı çekmeden, fedakârlık yapmadan asla zafer gelmez. Zafer ancak şehirlerle, cesur ve yiğit insanlarla kazanılır. Yüz oğlum olsa hepsinin İslam ve Kudüs için şehit olmalarını isterim. Şehit olan evlatlarımızın kanları asla boşa gitmeyecek ve bir gün mutlaka Siyonist İşgalcileri topraklarımızdan atacağız. Belki hepimiz şehit olacağız. Fakat tarih asla bizim Siyonist düşmana teslim olduğumuzu yazmayacak ve Filistinli çocuklara miras olarak övünecekleri bir tarih bırakacağız. İsrail Zindanlarında 70’in üzerinde Filistinli bayanın olduğu biliniyor. Esir hanımlar ne durumdalar?Biz bu kardeşlerimiz için gece gündüz gözyaşı döküyoruz. Müslüman kadınların Siyonistlerin zindanlarında esir olmaları İslam Ümmeti için büyük bir zillettir. Esir kardeşlerimizin bir çoğu bir takım bahaneler üretilerek aylarca yakınlarıyla görüştürülmüyor. Esir hanımların birçoğu genç ve gelinlik yaştaki kardeşlerimizden oluşuyor. Bu yaşlardaki insanların özgürlüklerine el konulmasından daha büyük bir zulüm olabilir mi? ÜMMÜ NİDAL NİÇİN SİYASETE GİRDİ?Hamas’a yakınlığıyla bilinen Değişim ve Islah Grubu’nun listesinden seçimlere girerek milletvekili seçildiniz. Siyasete girme gereğini niçin duydunuz?Müslümanlar olarak emri bilmaruf ve nehiy anilmünkerle sorumluyuz. Allah bizden insanları iyiliğe çağırmamızı ve onları kötülükten menetmemizi istiyor. İnsanları iyiliğe çağırıp, onları kötülükten menetmenin asrımızdaki araçlarından biri de siyasettir. Hamas liderleri milletvekilliği seçimlerine girmem yönünde bana teklif sundular ben de bu teklifi kabul ettim. Bu bir anlamda Hamas’ın şehitlere, şehidlerin ailelerine olan bağlılığının bir göstergesidir. Siyaset ayrıca direnişin bir başka alanıdır. “HİLAFET YIKILINCA FİLİSTİN SAHİPSİZ KALDI”İsrail Ordusu’nun Gazze’ye yönelik saldırıları esnasında Türkiye Halkı’nın ve Hükümeti’nin tavrı Arap Dünyası’nda ve Filistin’de büyük bir sevince neden oldu. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?Türkiye halkının gösterdiği bu duyarlılık hepimizi gururlandırdı. Şu an İslam Dünyası’nda gerek halk, gerekse de hükümet olarak Filistin Davası’na en çok sahip çıkanlar Türklerdir. Halife Abdülhamid Han’ın, Fatih Sultan Muhammed Han’ın torunları olan Türkiyeli Müslümanları tekrar Filistin’e, Kudüs’e dönmeye çağırıyoruz. Biz Furkan Savaşı’nın Türklerin Filistin’e dönmelerinin bir başlangıcı olduğunu düşünüyoruz. Bizim dedelerimiz yıllarca Osmanlı Halifelerine bağlı olarak yaşadılar. Filistinlilerin başında Osmanlı Halifeleri varken hiçbir sıkıntıları yoktu. Çünkü halifeler Filistin’i kendi vatanları gibi savunuyorlardı. Hilafet yıkılınca Filistin sahipsiz kaldı. İnşallah Abdülhamid’in, Selahaddin Eyyübi’nin torunlarının arasından yeni bir halife daha çıkar ve biz de yeniden halifemize tabii oluruz.
Gazze’deki arkadaşımız Adem Özköse Hamas’ın hanım milletvekili Ümmü Nidal’i evinde ziyaret etti. |